Esasında sizlere sevgili İlhan Selçuk'un durumu ile ilgili yarın öğleyin
yazacaktım. Daha doğrusu müjdeli haberi yarın iletme umudundaydım.
Çünki cumhuriyet yazı işleri müdürü sevgili İbrahim Yıldız'ı arayıp
ameliyat sonrası durmunu öğrenerek hemen sizleri bilgilendirecektim.
Bunu yine yapacağım ancak sevgili Burhan'ın aşağıdaki Adana Lisesi
yazısını okuyunca dayanamadım ve biraz önce İbrahim Yıldız'ı aradım ve
bu yazıyı ona da okudum. Umarım Burhan bana kızmamıştır.
Burhan'ın aşağıdaki yazısındaki;
''Bugünkü tavrı İlhan Selçuk'un liseli yıllarının karakteri..
Allah'a eyvallah etmez bizim o eski mezun abilerimiz..
Bıçak sırtı ameliyatlarla da, ölümle de gırgırını geçerler !... ''
kısmına çok güldü sevgili İbrahim.
Ben de İbrahim'e;
Sevgili İlhan Selçuk'a ilk fırsatta de ki ; ''hem Cumhuriyet Okurlarının
hem de diğer Atatürkçü grupların ona yürekten sevgi ve selamları var!
Kalbimiz ve ruhumuz onunla !'' Ayrıca eğer onu öpmene müsaade ederse
doktoru, onu öp ve de ki ; ''Bu öpücük tüm o dostlarının sana iletemmi
istedikleri öpücüktür:-)) ''
Hep birlikte umalım ki, yarından sonra önümüzde daha yürekli bir
mücadele başlıyor !!!
Sevgilerimle.
Atakan Mert
----- Original Message -----
From: "Mukadder Arslantas" <mukadderarslantas@yahoo.com>
To: <cumok@yahoogroups.com>
Sent: Sunday, April 13, 2008 7:37 PM
Subject: [cumok] Fwd: İKİSİNE DE EYVALLAH !...
--- In BelcikadaYasayanTurkler@yahoogroups.com, BURHAN SAVAŞ
<burhan@...> wrote:
Adana Erkek Lisesi'inde, okul yönetiminin üslendiği
koridora açılan kapının sağ üstünde sıra, sıra
dizilmiş fotoğrafları
seyredip espri ve gırgır üretmek günlük zevklerimizdendi
!!
Fotoğraflar, Adana Erkek Lisesi'nin ünlü mezunlarına aitti
..
Saçı briyantinli müdürümüz Şaban beni odasına
çağırdığında, karşısında gülmeme,
3 gün okuldan uzaklaştırıldığımı tebliğ
ettiğinde ağlayıp sızlanmamama bozulmuş,
hergün seyrettiğiniz okulun adam gibi adam mezunlarından utan
bari demişti !!
Hergün fotoğraflarını seyredip hikâye, gırgır
ürettiğimiz A.E. Lisesi ünlü mezunları içinde en
sevdiklerimiz,
yazı ve karikatürlerini beğeniyle izlediğimiz İlhan
Selçuk ve Turhan Selçuk kardeşlerdi ..
Subay babaları Adana'da görev yaparken onlar da Adana'nın bu
ünlüler lisesine daha
öğrenciyken yazım ve karikatür yetenekleriyle damgalarını
vurmuşlardı..
Lise, zaten, her öğrenciyi San'at'a, Edebiyat'a kışkırtan
efsunlu bir ortamdı.
Her hafta kıran, kırana 2 ekip açık oturumda karşılaşır
kozlar paylaşılırdı.
En ufak Türkçe konuşma, yazma hatası, yapanı
öldüren ! alaylara neden olurdu..
Bu hocalar için bile öyleydi..
Bazı Edebiyat ustası öğrenciler hocalardan daha çok saygı
görürdü..
İlhan Selçuk Adana lise yıllarını asla unutmadı..
Bugünkü tavrı İlhan Selçuk'un liseli yıllarının
karakteri..
Allah'a eyvallah etmez bizim o eski mezun abilerimiz..
Bıçak sırtı ameliyatlarla da, ölümle de
gırgırını geçerler !...
Burhan
YARIN AMELİYAT OLACAK, AMELİYAT ÖNCESİ YAZDIĞI SON YAZISI
:
Dur bakalım, şimdiden merak etmeye başladım.. Yarın hekim
takımı beni kesip biçecek, kolay iş değil, delip dikecek,
ya da ben cahil kafamla öyle sanıyorum; peki ne olacak,
gözümüzü tekrar açacak mıyız, yoksa ayvayı
yiyecek miyiz?..
Arabayla asfalt yolda giderken birden karşına bir levha çıkar:
"Yol kapalı."
Bozulursun..
Ama yapacağın bir şey de yoktur.
Bugün pazar!..
Pazartesi günü yürekten ameliyat olacağız, söylenenlere
bakılırsa epey gıllıgışlı bir operasyonmuş,
nalları havaya dikersek bozulmayalım, olur böyle şeyler...
Son haftalarda "nalları havaya dikmek" deyişini çok kullanmaya
başladım. Benim hoşuma gidiyor; kimisi sevimsiz buluyor; ama,
Türkçe mizahın başyapıtlarından biri...
İnsanlarla hayvanlar arasında eşitlik de sağlıyor...
Bektaşi'ye demişler ki:
- Nalları havaya dikenin nesine bakarsın?
- Sırtına.. demiş..
- Nasıl?
- Ya eyeri vardır, ya semeri...
Baba Erenler sınıfsallığı son nefeste bile unutmuyor,
aşkolsun...
Gerçekte "nalları havaya dikmek" eğlencelidir, matraktır;
ama, bizim temel felsefede böyle şey yok..
Ne var?
Ne olacak:
Enelhak...
Hiçbir din felsefesinin erişemediği bir öz...
Varlığın, evrenin, ruhun, maddenin, yerin, göğün, yaratanın,
yaratılanın özdeşleştiği buluşmanın,
birleşmenin, birliğin, tümleşmenin, eriyip kaynaşmanın
dile daha yetkin ve güzel yansımasını düşünmek bile
olanaksız...
Ortalıkta ne nal var..
Ne semer..
Ne eyer..
Neyin ne olduğunu bilen bilir, kimsenin kimseye malumatfuruşluk
yapmaya hali yok, ayvayı bu dünyada yediğin zaman her şeyi
anlarsın, edebiyata gerek yok...
Erenlere sormuşlar:
- Allah neden ölmüyor?..
Yanıt:
- Onun Allah'ı yok da ondan...
Eskiden Adana'da kafası kızan, Allah'a söverdi...
Ama bu Allah, kişinin öfkelenip bozulduğu keratanın
Allah'ıydı:
- Ulan, senin Allah'ını, peygamberini, kitabını,
cüdamını, yedi sülaleni, yetmiş yedi ceddini, vesaire...
Cevap:
- Ulan, ben de aynen seninkini...
Sonra?..
Ya bıçaklar oynaşır..
Ya ayırırlar..
Şimdi kaldı mı bilmem, böyle öfkeler...
Dur bakalım, şimdiden merak etmeye başladım.. yarın hekim
takımı beni kesip biçecek, kolay iş değil, delip dikecek,
ya da ben cahil kafamla öyle sanıyorum; peki ne olacak,
gözümüzü tekrar açacak mıyız, yoksa ayvayı
yiyecek miyiz?..
Biliyorum şimdi kimisi diyor ki:
- Aman canım, merak ettiğin şeye bak.. deli saçması...
Doğrudur...
Yaşamak nedir ki zaten?..
Fasa fiso...
Yaşamak nedir mi?..
Bir sabah kalktın, sevdiğin kadının gözünün
altında derin bir çizgi gördün..
O da gördü mü?..
Görmez olur mu?..
Ya da henüz aynaya bakmadı..
Soru:
- Yaşlanıyor muyum?..
Sen görmezlikten geldin diyelim, o düşünüyor, dupduru ten
nasıl böyle oldu?..
Nasıl olmasın ki, yaşıyorsunuz.
Kim bilir, belki gözü de teni de daha güzelleşti.
Ama şartlanmış bir kez.. Şartlanmışsınız.
Çizgilerin, yaşlılığın insana güzellik verdiğini
kişinin kültürüne aşılayan estetik kültürüne
erişmek için, insanların daha ne kadar yaşamalarına gerek
var? 100 yıl, 1000 yıl?
İlkellik daha ne kadar sürecek?
Sürse de alt gözkapağının altındaki bir yeni çizginin
insanı bu denli düşündürüp oyalaması, işte insanın
gözeneklerine dek yaşamasıdır...
Yaşamak güzel şey Taranta Babu...
Dünyanın bugünkü kepaze haline insan bozuluyor, bir yanda
açlıktan ölen çocuklar, yoksullar, bir yanda
sayılamayacak kadar çok kadın köleler...
Öyle kadın köleler ki köleliklerinin bilincinde bile
değiller...
Ve bu kadınlar saraylarda yaşıyorlar...
Dünya böyle kalmaz...
Biz de böyle kalmayız...
Hem kim kalmış ki canım..
Kim kalır ki...
Çok ermiş gelmiş geçmiş bu dünyadan...
Biri, 13. yüzyıl şairi Âşık Paşa ...
Der ki:
"Acı dirliğim isteyen
Tatlı dirilsin dünyaya
Kim ölümüm ister ise
Bin yıl ömür olsun ona"
Yine de tekerlemeye geliyorum:
Nalları dikmezsem..
Daha görüşürüz...
Dikersem, her ne kadar kusurumuz da olsa, affola...
İkisine de eyvallah...
--- End forwarded message ---
------------------------------------
Yahoo! Groups Links
------------------------------------
Sema Karaoglu, Founder Meltem Birkegren, Director
www.DofA.org
www.wearetheturks.org
Daughters of Atatürk is proud to promote Turkish Heritage across the globe. Mustafa Kemal Atatürk shaped the legacy we proudly inherited.
His integrity and dynamism and vision constantly inspires us. We are thankful to him for walking the untrodden path, achieving the unimaginable dream, living the eternal vision. We are the Turks, we are the future of Turkey.Yahoo! Groups Links
<*> To visit your group on the web, go to:
http://groups.yahoo.com/group/Daughters_of_Ataturk/
<*> Your email settings:
Individual Email | Traditional
<*> To change settings online go to:
http://groups.yahoo.com/group/Daughters_of_Ataturk/join
(Yahoo! ID required)
<*> To change settings via email:
mailto:Daughters_of_Ataturk-digest@yahoogroups.com
mailto:Daughters_of_Ataturk-fullfeatured@yahoogroups.com
<*> To unsubscribe from this group, send an email to:
Daughters_of_Ataturk-unsubscribe@yahoogroups.com
<*> Your use of Yahoo! Groups is subject to:
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder