Gurur ve ayıp! Mustafa MUTLU Mehmetçiğimizin vatanı kurtarmak için teröristin yakasına yapıştığı, can verdiği saatlerde... İşte; tam da o saatlerde... Ankara, "dünya çirkinlikler tarihi"ne geçecek iki gelişmeye sahne oldu: İlkini biliyorsunuz; türbanın üniversitelere girmesini öngören Anayasa değişikliğini 11 gündür bekleten Cumhurbaşkanı, "bu gürültüde kaynayıp gideceğini, gazetelerin manşetlere taşıyamayacağını" düşünmüş olmalı ki; imzayı bastı... Oysa en azından önünde daha dolu dolu üç günü vardı... Ve evlere şenlik bir "gerekçe" açıkladı... Aydınların, üniversite hocalarının, laiklik yanlıların tepkisini, öfkesini görmezden gelerek, "Kanun TBMM'de 411 oyla kabul edilmiştir. Bu, genel seçimlerdeki oyların yaklaşık olarak yüzde 80'ine tekabül etmektedir" diyebildi! "Çoğunluk diktatörlüğü" uyarılarına aldırış etmedi! Başka bir sorgulamaya gerek bile duymayarak, topu Anayasa Mahkemesi'ne attı! Tüm enerjisiyle, "başkomutanı" olduğu askerin Kuzey Irak'ta verdiği mücadeleye odaklanacağına, (amacı büyük bir olasılıkla öyle olmasa bile) "fırsatçı" durumuna düştü... *** İkincisi ise çok daha vahim! Vahimden de öte; ayıp! IMF'ye şirin görünmek uğruna çalışanların haklarını tırpanlayan Sosyal Güvenlik Yasa Tasarısı'nı görüşen Meclis Plan ve Bütçe Alt Komisyonu'nun bazı AKP'li üyeleri, sınır ötesi harekatın başladığı saatlerde... İşte; tam da o saatlerde... Kendi maaşlarını 1.500 YTL, emekli vekil maaşlarını da yüzde 25,6 artıracak bir maddeyi o pakete monte edip, Komisyon'da kabul ettiler! Komisyon'un AKP'li Başkanı'nın bile bu düzenlemeye itiraz etmesine aldırmadılar! Aynı yasa değişikliğinin, SSK emeklilerinin maaşlarını yüzde 25 düşürmeyi öngördüğünü umursamayıp, nalıncı keseri misali yine kendilerine yonttular! Hükümet'in bu yıl ocak ayında SSK ve Bağ-Kur emeklilerinin maaşlarına sadece yüzde 2 zam yapmasını görmezden gelerek, malı yine hamuduyla götürmeye kalkıştılar! *** Türkiye'nin sıcak bir savaşa girdiği saatlerde... İşte; tam da o saatlerde... Birilerinin "fırsattan istifade" diyerek, çıkar peşinde koşmasını hazmedemiyorum! Vekil diye seçtiğimiz insanların, emekli maaşlarını yüzde 25 düşürüp, kendi aylıklarına yüzde 25 zam yapmaya çalışmasının suç olduğunu düşünüyorum! Askerimizle gurur duyuyorum... Ama Cumhurbaşkanı için... Hele hele o çıkar düşkünü AKP'li vekiller için ne yazık ki aynı şeyi söyleyemiyorum! Daha da sertini yazarım ama... Bunların ekmeğine "tazminat" yoluyla bir de ben yağ sürmek istemiyorum! *** TOPTAN! Milletvekillerinin gelirlerini arttıran yasa tasarısı, bazı AKP'lilerin dayatmasıyla kabul edildi. Üstelik Komisyon'un yine AKP'li Başkanı Zekai Özcan karşı çıktığı halde! İddialara göre bu vekiller ve bazı eski parlamenterler, Komisyon Başkanı'nı ikna etmek için geçtiğimiz hafta Meclis Başkanı Köksal Toptan'ı da devreye sokmuş! Bu iddialar doğru mu Sayın Toptan? Doğruysa... Siz sadece vekillerin başkanı mısınız? Milletin maaşıyla ilgili olarak neden hiç devreye girmediniz? *** GÜNÜN SORUSU "Ne sihirdir, ne keramet... El çabukluğu marifet" diyenleri polis yakın bir zamana kadar fişliyordu... Bugün aynı yöntemi kullananların yüce Meclis'in çatısı altında olması, insanın demokrasiye güvenini zedelemiyor mu? *** Çıkarın bayraklarınızı sandıktan! Askerimiz 30 yıldır başımıza bela olan, onbinlerce insanımızı öldüren, çocukları babasız, anneleri evlatsız bırakan terör örgütünü yok etmek için canını ortaya koyarak Kuzey Irak'a girdi... Türkiye'nin Güneydoğu sınırlarının ötesindeki mücadelenin adı, bu saatten sonra "sıcak savaş"tır... Ama İstanbul'a, Ankara'ya, İzmir'e, Konya'ya, Adana'ya ve diğer illerimize bakıyorsunuz, sanki hiçbir şey yokmuş gibi sürüyor günlük hayat... Sadece "şehit cenazesi" gelen illerde bir olağanüstülük var; o kadar! Ey bu ülke için canını vermeye hazır analar, babalar: Sandıktaki, çekmecedeki bayrağınızı evinizin camına asmak, tüm dünyaya kırmızı-beyaz bir birlik görüntüsü vermek için daha ne bekliyorsunuz? |
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder