24 Mart 2008 Pazartesi

[Daughters_of_Ataturk] HAVADA BULUT YOK BU NE DUMANDIR

HAVADA BULUT YOK BU NE DUMANDIR
Mehmet Ali Sulutaş, Araştırmacı, Çevirmen
Yaklaşık on gündür Mersin semaları sanki bir örtüyle kaplı. Bulut desem bulut değil, duman desem duman değil, sis desem sis değil, pis desem pis değil…
Gözüme battı, 16 Mart 2008 Pazar günbatımı sırasında güneş varla-yok arasındaydı. Güneş tutulmasında sisli camla ana ısıtıcıya bakar gibiydim. Makinemi çıkarıp birkaç fotoğrafını çektim bu gizemli doğa olayının...
Ertesi gün, 17 Mart Atatürk’ün Mersin’e gelişinin 85. yıldönümü etkinlikleri de böyle perdeli güneş altında gerçekleştirildi. Öğleden sonra TRT Çukurova Radyosuna söyleşi için böyle perdeli güneş altında gidip geldim. Ertesi gün, 18 Martta, evime girmeye yeltenen ve yakalanarak güvenlik güçlerine teslim edilen hırsızın devam eden duruşmasına şikâyetçi olarak katılmaya böyle perdeli güneş altında gidip geldim. Daha ertesi gün dere kenarı ve deniz kıyısı yürüyüşlerimi böyle perdeli güneş altında yaptım. Ertesinin ertesi gün Mersin Üniversitesi’ndeki Kadın Sanatçılar Uluslararası sergisine de böyle perdeli güneş altında gidip geldik.
Daha önceleri bu denli, densiz bir hava olayı ile karşılaşmadığım için bir bilene sorayım dedim. Gündüz Artan’ın yanıtı, “İşte gündönümü, gece ile gündüzün eşitlenmesi zamanı böyle bir olgu…” diyerek geçiştirdi ve Üniversite’deki sergiyle akşam İçel Sanat Kulübü’ndeki sazlı-sözlü ‘Karac’oğlan’ etkinliğine gelemeyeceğini belirtti. Bu arada, sabah zorunlu olarak eczaneye gidip geldiğini, ama ‘Nevruz’ nedeniyle acaba erken ve korsan gösteriler olur da başına bir şeyler gelir mi diye kaygılandığını da vurgulamadan edemedi…
Ertesi sabah, 21 Mart Cuma Nevruz gündoğumunda da böyle perdeli güneş gördük ve yine fotoğrafladım bu olağan dışı olayı da… Çok geçmedi, radyoda, televizyonda bomba niteliğinde bir haber yayıldı, inanamadım. Kendime bir çimdik attım ve sorguladım, “Bugün 21 Mart değil de 1 Nisan mı yoksa?” diye…
Ne yazık ki haberler doğruydu, çok iyi bildiğim, çocukluğumda Silifke’de ağabeyi Turhan Selçukla birlikte benimle şefkatle ilgilenen ve Cumhuriyet Gazetesi’nin Yayın Kurulu Başkanı 83 yaşındaki İlhan Selçuk evinden götürülerek gözaltına alınmış. Onunla birlikte eş zamanlı olarak İstanbul Üniversitesi eski Rektörü Prof. Dr. Kemal Alemdaroğlu, İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek ve daha beş kişi evlerinden götürülmüşler. Hem de daha şafak sökmeden, gecenin köründe. “Elinin körü” derler adama…
“Aklım durdu tavana vurdu!” diyenler de az değil. Geçen yıl bir ‘çete soruşturması’ başlatıldı adına da, ne yazık ki, “Ergenekon Çetesi Operasyonu” denildi. Ergenekon adı böyle bir ‘çete’ soruşturmasıyla özdeşleştirilmemeliydi. Nasıl oldu, neden böyle anıldı söz konusu ‘operasyon’, doğrusu bilmiyorum. Gerçekten eğer böyle bir ‘çete’ oluşumu varsa çok yazık. Susurluk olayları başladığında kararlılıkla çete olayları araştırmaları ve tutuklamaları sürdürülmeliydi ki bugün bu aşamalara gelinmemeliydi. Bu satırların yazıldığı sırada, İlhan Selçuk ile Kemal Alemdaroğlu koşullu olarak serbest bırakılırken Doğu Perinçek ve daha birkaç kişi tutuklanarak cezaevine götürüldüler…
Olup bitenler karşısında, ülkemizin geleceği söz konusu olduğu için akıllı hareket etmenin her bakımdan yararlı olacağında kimsenin kuşkusu yoktur. Türkiye bir yol ayrımında gibi gözüküyor. Dünya coğrafyasındaki yerimiz nedeniyle dıştan ve içten çeşitli çıkar oyunlarının oynanması da doğaldır. Bizlere düşen de aklımızı kullanarak bu oyunlara gelmememizdir. Geçmişimize ve geleceğimize uygun davranmak zorundayız…
Farklılıklarımızı uygarca tartışıp kültürümüze uygun ve olgun, kendimize yakıştırmalıyız. Büyük millet kolay olunmaz, kolayca da eritilmez. Tepeden tırnağa hukuk kuralları çerçevesinde davranıp gerilime meydan vermeden bağımsızlığımızın değerini ıskalamamalıyız. Kasvetli günleri tez ve hasarsız, hiç değilse en az sıyrıklarla atlatmalıyız. Atatürk’ün vurguladığı gibi;
“Memleketimizi, topluluğumuzu gerçek hedefe mutluluğa eriştirmek için iki orduya ihtiyaç vardır: Biri vatanın hayatını kurtaran asker ordusu, diğeri milletin istikbalini yoğuran kültür ordusu. Bu iki ordunun her ikisi de kıymetlidir, yücedir, verimlidir, saygıdeğerdir... Bu iki ordunun ikisi de hayatidir. Yalnız siz, kültür ordusu mensupları, sizlere bağlı olduğunuz ordunun kıymet ve kutsiyetini anlatmak için size şunu söyleyeyim ki, sizler ölen ve öldüren birinci orduya niçin öldürüp niçin öldüğünü öğreten bir ordunun fertlerisiniz...” 24 Mart 2008 HAVADA BU...doc (33.1 KB)


Looking for the perfect gift? Give the gift of Flickr! __._,_.___

Sema Karaoglu, Founder               Meltem Birkegren, Director
www.DofA.org
www.wearetheturks.org

Daughters of Atatürk is proud to promote Turkish Heritage across the globe. Mustafa Kemal Atatürk shaped the legacy we proudly inherited.
His integrity and dynamism and vision constantly inspires us. We are thankful to him for walking the untrodden path, achieving the unimaginable dream, living the eternal vision. We are the Turks, we are the future of Turkey.




Your email settings: Individual Email|Traditional
Change settings via the Web (Yahoo! ID required)
Change settings via email: Switch delivery to Daily Digest | Switch to Fully Featured
Visit Your Group | Yahoo! Groups Terms of Use | Unsubscribe

__,_._,___

Hiç yorum yok: